Çölyak

Daha önce bir çok besin allerjisi duymuşsunuzdur, süt, yumurta, fıstık alerjisi gibi…Peki hiç “tahıl allerjisi” duyduğunuz mu?

Çölyak hastalığı,  tahıllardan buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan “gluten” isimli  proteine karşı bağırsaklarda allerji gelişmesi ile oluşan  ve ömür boyu süren bir besin allejisidir.  Mısır,  pirinç ve mercimekte gluten proteini olmadığı için hastaların bu tahıllara allerjisi yoktur.

Altıncı ayda diyetine tahıllı gıdalar girmeye başlayan bir bebekte eğer genetik eğilim de varsa “gluten  proteini” bağırsakta allerji yapmaya başlar, tahıllı gıdaların verilmeye devam etmesi ile bu allerji bağırsak iç yüzünde hasarlanmaya neden olur.

Hasarın devam etmesiyle bağırsağın besinleri kana çeken parmaksı uzantıları, küntleşir ve düzleşir ve yok olur. Bağırsağın içindeki bu hasarlanma çocuk tahıllı gıdalar yedikçe ilerler ilerler…ve çocukları 1-3 yaş civarında şiddetli ishal, karın şişliği ve kilo kaybına neden olarak hastanelik eder. Tıpkı yemyeşil bir arazinin susuzluktan ÇÖL olması gibi, tıpkı  güzel bir ormanın YAKılıp kül olması gibidir

ÇÖLYAK HASTALIĞI…

Hastalık ilk kez 1888 yılında keşfedilmiştir.  Ancak hastalığın bir tahıl allerjisi  olduğu 1950 li yıllarda anlaşılmıştır. Bu tarihten 1990’lı yıllara kadar çölyak hastalığının  oldukça nadir bir hastalık olduğu düşünülmüştür çünkü hastalığın bu yıllara kadar,  sadece yukarıda bahsettiğim şiddetli ishal ve kilo kaybıyla giden ve sadece bağırsakları etkileyen bir hastalık olduğu zannediliyordu.

Bundan yaklaşık 25 yıl önce çölyak hastalığına yönelik basit tarama testlerinin geliştirilmesi ile hastalığın sadece küçük çocuklarda dirençli ishal yapan bir hastalık olmadığı, çocukluk ve gençlik döneminde zayıflık, boy kısalığı kansızlık, kemik erimesi ile de belirti verebileceği saptanmıştır.

Tüm bu gelişmeler “buzdağı” nın görünmeyen yüzünü ortaya çıkarmış ve hastalığının 1990’lı yıllarda düşünüldüğü gibi onbin de bir sıklıkta değil, tüm dünyada yaklaşık 100’de bir sıklıkta görüldüğünü ortaya koymuştur. Bu ciddi sıklık tüm ülkelerde çölyak hastalığı taraması yapılmasına neden olmuştur. Ülkemizde 2011 yılında okullarda yapılan 20190 çocuğun dahil edildiği bir tarama çalışmasında, çölyak hastalığı sıklığı 212’de bir (%0,47) bulunmuştur. Bu oranlar  ile düşünüldüğünde hastalık günümüzde çocuklarda en sık kronik hastalıklardan birisidir.

Hastalığın tüm dünyada uygulanan tek tedavisi “glutensiz diyet” tir. Yani hastaların buğday, arpa, çavdar ve yulaf yemesi ömür boyu yasaklanır. Tanı koyduğum hastalara söylerken çok zorlanırım bunu.. ama gerçek bu ..ömür boyu buğday yasak…çünkü çölyak hastaları için bu tahıllar birer zehirden farksızdır. Gluten az miktarda da alınsa bile zamanla  hastayı içten içe zehirlemekte ve karaciğer, tiroid hastalığı, kemik erimesi, epilepsi, kısırlık ve  hatta bağırsak kanserine sebep olabilmektedir. Hastalar için beslenmede temel sorun, ana besin kaynağımız olan ekmektedir.  Buğday unundan yapılan ekmek yasak olduğu için çölyak hastaları  özel olarak üretilmiş “glutensiz un” ve glutensiz ekmekler”i  tüketirler, ayrıca mısır unu da hastalara zararsızdır, kullanılabilir. Şehriye, makarna, bisküvi, gofret gibi tahıl içeren  diğer gıdalarında glutensiz şekilleri mevcuttur.

Çölyak hastaları, glutensiz diyete uydukları sürece bağırsak ve diğer organlarında hasar gelişme riski çok düşüktür ve sorunsuz bir ömür sürerler.

Tıpta en önemli noktalardan birisi, her zaman koruyucu hekimliktir yani hastalıkların oluşmadan saptanması ve önlenmesidir.  Peki çölyak hastalığının oluşmadan önlenmesi mümkün müdür? Genetik eğilim, hastalığın oluşumunda en önemli etken olmakla birlikte gluten içeren gıdaların, bebeğin diyetine anne sütü alırken ve  4 ile 7. aylar arasında sokulması, çölyak hastalığının engellenmesinde şimdilik bilinen tek korunma yoludur.

Hastalığın çocuklarda sık görülmesi  ve geç tanı aldığında vücutta bir çok organda  hasara yol açması nedeniyle erken teşhis son derece önemlidir. Bu nedenle çölyak hastalığının erken tanınmasında hekimlerimize ilaveten ailelere, öğretmenlere ve  tüm topluma önemli görevler düşmektedir. Çünkü halen her tanı alan bir çölyak hastasına karşılık, yedi çölyak hastası maalesef tanı alamamaktadır. Sık ishal olan, kilo alamayan, büyüme geriliği olan, açıklanamayan kansızlık ve kemik erimesi olan çocukların çölyak hastalığı yönünden taranması gerekmektedir.

İnsan sağlığının gelişmesi için  bir taraftan  robotik cerrahi, tele tıp  gibi baş döndüren teknolojilere sahne olan “tıp bilimi”  diğer taraftan da  “toplumda  hastalıklara farkındalıkların artırılması için  yoğun eğitim çalışmalarına sahne olmaktadır.

Toplum olarak hastalıklara farkındalıkların artırılması, çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek sunmamızı sağlayarak, bize “sağlıklı nesiller” olarak geri dönecektir. ÇÖLYAK HASTALIĞI, toplumdaki sıklığı ve erken tedavinin önemi nedeniyle, bu farkındalığı hak eden hastalıkların başında yer almaktadır.

 

3fbbfc7ded5d26928b61                                                                                                                                    Yrd. Doç. Dr.Atakan COMBA                                                                                Hitit Üniversitesi Pediatri Ana Bilim Dalı Başkanı

0 Paylaşımlar

Related posts

Leave a Comment